http://ari-magazin.com/resimler/banner/tuerkiyemfm.jpg

Türkce
  • Font size:
  • Decrease
  • Reset
  • Increase

İYİLİK VE KÖTÜLÜK

Köşe Yazarı / Nihat Zuhuri

                                     

" Allah'ın ipine sımsıkı sarılın ! Birbirinizden ayrılıp dağılmayın !" (Kuran-ı Kerim 3/103)
" Her canlı ölümü tadacaktır ! Bir sınav olarak, size iyilik ve kötülük veririz ! sonunda bize dönersiniz." (Kuran-ı Kerim 21/35)
" Kim zerre kadar bir hayır işlerse onun ödülünü; kimde zerre kadar bir kötülük işlerse onun cezasını görecektir." (Kuran-ı Kerim 99-7/8)
" İyilik yapmakta ve kötülükten sakınmakta birbirinizle yarışın !.. Hayır işleyin ki kurtulasınız." (Kuran-ı Kerim 5/2 , 22/7)
" Her insanın boynuna işlediklerini dolarız ve kıyamet günü amel defterini önüne çıkarırız. Herkes kendi kazandığından sorumludur." (Kuran-ı Kerim 17/13 , 6/164)
" Kıyametteki perişanlık ve azap, iki elinin kazandığı günahlar sebebiyledir; yoksa Allah zulmetmez." (Kuran-ı Kerim 22/10)

    Bizi cezalandıran işlediğimiz günahlardır ! Kötülük; geri tepen silah gibi, sonunda yapana felâketler getirir.
           Akıllı adam iyilikler yapar.
           Kötü adamlar ahmaktırlar.
Sevgili peygamberimiz şöyle buyurmuşlardır. " Bir insanın gerçek zenginliği dünyada yaptığı iyiliklerdir." İnsan milletini sever ! Bir milletin efendisi o millete en çok faydalı olan ve hizmet edendir.
    Bir vatanda bir araya gelmiş halk topluluğu, mutlaka birbirleriyle "iyi geçinmeyi" becermeli; artık ırk, kabile, mezhep, din, dil gibi insanın elinde olmayan farklılıklardan dolayı "farklı kötü davranışlara" uğratılmamalıdır. İnsan hakları konusunda çok cömert, pek asil hoş görülü ve şefkatli davranmak zorundayız. Eğer böyle davranırsak aynıyla karşılık göreceğimizi unutmayalım. İnsanlığın anlamı budur.!
           Girmeden ayrılık bir millete düşman giremez
           Toplu vurdukça yürekler, onu top sindiremez.
                                                                         (Mehmet Akif'ten)
    Cenabı Allah (c.c.) Kuran-ı Kerimde şöyle buyurur;
" Yeryüzü ıslah edilmişken orada fesatta bulunmayın " (Kuran-ı Kerim 7/56)
" Allah'ın nimetlerini anın, yer yüzünde fesat çıkararak taşkınlık etmeyin." (7/74)
" Yeryüzünü ıslahından sonra bozmayın !.. fesatçıların sonu ne oldu görüyorsunuz."(7/85-86)
" Allah'ın nimetinden yiyin için, fakat yeryüzünü fesada vermeyin.!.." (2/60)
" Allah fesat çıkaranla ıslah edeni bilir."(2/205)
" Yeryüzünde fesat arama, çünkü Allah fesat çıkaranları sevmez." (28/77)
" Cenneti yeryüzünde ne bir zülüm nede bir fesat işleyenlere veririz.!.." (28/33)
" Lânette; cehennemde yer yüzünü fesada verenleredir.!.." (13/25)

    "Fitneden sakının !.. yalan ve iftira gibi söz ile çıkarılan fitne, kılıç ile çıkarılan fitneden kötüdür !.. İnsanın selamette kalması, evinde kalıp karışmaması ile mümkündür..." (Hadisi şerif) Fitne ve fesat bu yönüyle bu günkü "anarşi ve terör" dür. Bunların nedenleri ne olursa olsun, soyguna mal tahribine, şiddet ve korkuya, insan kanı akıtmaya, öldürmeye varan saldırılar sadece çapulculuk ve çılgınlıktır; insanı hiçe indirip aşağılamaktır ve davayı halletmez. İnsan bu alçak ve iğrenç saldırılara lâyık değildir; bunları yapanlar ( insan değiliz, imansızız insan düşmanıyız) demiş oluyorlar ve her cezayı hak ediyorlar... Dava ve sorunlar ancak demokrasiyi tam kurallarına göre faziletin ilkeleri içinde işletip güçlendirerek insanca yöntemlerle mücadele edilip, insan hak ve hürriyetlerine değer verilerek kazandırılır. Yoksa anarşi ve terör büyük vebaldir ve sorumluluğu pek ağırdır.

    Birbirimizi çok sevmemiz ve saymamız gerekmektedir. Hz. Yunus'un şu sözlerini unutmamalıyız.
           Elif okuduk ötürü
           Pazarlığa girdik götürü
           Yaratılmışları severiz
           Yaratandan ötürü
- En güzel ve yararlı meziyet faziletli olmaktır.
- En zor bilim, güzel yaşamasını bilmektir.
- Meziyetsiz faziletsiz insan; tuzsuz-yağsız yemek, renksiz kokusuz çiçek, tatsız meyve gibidir.
- Bakarsan her şeye gönül gözüyle , görürsün onları gerçek yüzüyle

           Hak şerleri hayr eyler
           Zannetme ki gayr eyler
           Arif onu seyr eyler
           Görelim Mevla neyler
           Neylerse güzel eyler
                                       İbrahim Hakkı Hz.leri

Ey Zahir! insafı terk etme elden
Makam-ı imtihandır bu !..
Gelen gider, giden gelmez.
İki kapılı bir handır bu !..

Şefkat ve acımada güneş
İnsanların kusurlarını örtmekte gece,
Yardım ve cömertlikte akarsu
Öfke ve sinirlilikte ölü
Alçak gönüllülükte toprak.. gibi ol..
Olduğun gibi görün, göründüğün gibi ol.
                                          Ulu sultan Cenab-ı Pir Hz.Mevlâna

Bize düşen vazife; Birbirimizi sevmek ve sevdirmektir.
                                                                     Nihat ZUHURİ

Yazarın Diğer Yazıları

 

 

MÜBAREK RAMAZAN VE ORUÇ

Köşe Yazarı / Nihat Zuhuri

Rabbi Teâla’nın emrettiği her ibadet, sayıya girmeyecek kadar nimet ve hikmetlerle doludur. Aynı zamanda da insanın manevi hastalıklarını tedavi etmek için Kur’an-ı Azimüşşanın ecza hanesinde yapılmış birer ilacı manevidir.

Meselâ Namaz : İhlas ile kılınırsa insanı bütün kötülüklerden, Cenab-ı Allah’ın istemediği şeylerden muhafaza eden Nefsi emmarenin dizginlerini çeken, her an insanın hayatını düzene sokan farz ibadettir.

Zekât : İnsanın Hakk’a karşı itimatsızlığını gösteren cimriliğini tedavi eder. O pis kiri temizler malın hakikatte kimin olduğunu gösterir.

Ramazan-ı şerifte tutulan oruca gelince ; Evvela “ Ramazan” Allah’ın isimlerinden bir isimdir. Bu ismin hilâli hangi kalbe doğmuşsa hakikatte orucu o kişi tutmuştur.

 

Şehrü ramazân elleziy ünzile fiyhil Kur’ane hüden linnasi ve beyyinatin minel hüda vel fürkan.” Ayeti kerimesi (Ramazan) denilen o mübarek ayın şanını ilan eder, takdis eder. Bu ayın kıymet ve kadrini Hakk’a gönül verenler en iyi şekilde bilirler. O öyle bir mübarek ayki onbir ayın sultanı; her günü, her saati, her dakikası bir ibadet hükmünde olup aynı zamanda mahkemeyi Kübra’da kurtuluşa vesile, Allah’ın Rızasının kazanılması sebebi hikmetidir. İşin doğrusu bu ay ; Ümmet-i Muhammed’in kurtuluşu, Felah-ı ebediye ye kavuşabilmesi için bir bahanedir. Gündüzlerinde başka bir nuraniyet, gecelerinde ayrı bir ruhaniyet saadeti vardır.

 

Her gecesi diğer ayların gecelerine nispeten bir kadir gecesi gibi olup, kendisinde Kur’an-ı mübin ile beyan edilmiş olan birde hususi Kadir gecesi vardır. Bu şehri gufranda hiçbir şeyle uslanmayan nefsin, oruç ile daire-i itâate girmesi vardır.Zira açlık haddini açtığı halde yememek, susuzluk en yüksek düzeyde hissedildiği halde içmemek, ancak oruç ile olur ve nefse galibiyetin en üstün neticesi vardır. Onun için oruç tutan kimse, Hakk’ın ihsan ettiği iradeye sahib olduğunu gösterir.

 

Oruçlu insan demek : Gönlü safâ-i ilahi ile dolmuş, Hakk’ın huzûruna çıkabilecek fermâna sahib olmuş kimse demektir.

 

İslam’ın beş farzından biri olan oruçtur. Onun için Cenab-ı Hakk ; “ ESSAVMU Lİ VE ENE ECZİ BİH.” Oruç benim içindir, onun mükafatını da ben vereceğim buyurmuştur. Dikkat edilirse, Allah’ın şu emrinde ne büyük bir incelik vardır. Her ibadetin mükâfatını Cenab-ı Hakk verir. İbadetleri ondan başka Lâyıkıyla kim karşılayabilir. İstediğini istediğine veren ve istediği vakitte almak kudretinin sahib-i ancak O’dur. O halde niye burada Allah’u Teâlâ orucu tahsis ederek ; “Oruç benim içindir, mükâfatını Ben vereceğim.”Buyurmuşlardır? zira; Her ibadette riya olabilir. Oruç da ise bu olmaz. Çünkü oruç, Allah ile kul arasında gizli bir beden-i ibadettir. Yarın vuku’u muhakkak tahakkuk edecek olan hesab gününde kişinin iyilikleri, kötülükleri önüne yığıldığı vakit, hasenatı(iyilikleri) yağma edilecektir. O dehşetli günde orucun meydana getirmiş olduğu hasenat, seyyiat ile değiştirilmek istendiği zaman; Cenab-ı Hakk Kerem-ü âtıfeti ile irâde ederek : “Yoook ! ona ilişemezsiniz. O benim için riya korkusu olmayarak bir kulluğun mükafatıdır. O’na el süremezsiniz. O’nun namına alınacak şey’i Ben hazine-i ilahimden veririm.O’nu ben ödeyeceğim.” Buyuracaklardır.Cenab-ı Allah’ın ihsan-ı kerem-ü karşısında insan başını secdeye koymazda ne yapar? Yalnız el verir ki, oruç denilen bu muazzam bedeni ibadet şuurlu olarak, zevki manevisi duyularak yapılsın. Oruç yalnız aç kalmak değil, oruç bütün aza’nın iman ettiğini ispat ve onların ıslahını beyandır. Mesela : Dili ile gönül kıran kimse: günlerce aç, susuz kalsa hakikatte oruç tutmamıştır.

 

Hayır yapmak imkânları varken, insanlara iyilikle koşmak fırsatı varken “Bana ne ?” diye yaşayan kimse, ölünceye kadar aç susuz kalsa hakikatte oruç tutamamıştır. Buna binaendir ki, Aziz peygamberimiz: “RUBBE SÂİMİN HAZZÜHÜ MİNSİYÂMİHİ EL-CU’U VEL’ATŞ” buyurmuşlardır. Manası: “Bir çok oruç tutan insanlar vardır ki, bu zavallıların alacakları ecir; aç ve susuz kalmaktan ibarettir.”

 

Hakiki manada oruç tutan kimsenin sayılı nefesi başka türlü çıkar. Konuşmasındaki ihlâs bambaşkadır. O ağızda hile bulunmaz. Yalan ağzının semtine uğramaz. Çünkü kâinatta Allah’sız bir zerre göremez ki aldatmaya kalksın. O, herhangi bir kötülükle karşılaştığı vakit vicdanından : “Dikkat et ! oruçlusun. Ya’ni Allah sıfatsın. Ayıpları örteceksin. Zıdları toplayıp neşelendireceksin. Kötülükleri iyilikle karşılayıp ihsânın ne olduğunu göstereceksin.sesini duyar.

 

 

 

Oruç ;

 

Gözün orucu : Gafletten men olunmasıdır.

 

Dilin orucu : Yalandan, gıybetten, dedikodudan kendisini tutmasıdır.

 

Kulağın orucu : Yasaklanmış şeyleri işitmekten kendisini muhafaza etmesidir.

 

Nefsin orucu : Hırs ve şehvetten kendini korumasıdır.

 

Kalbin orucu : Beytullah olan kalb şehrini nefsi emmâre ordusuna işgal ettirmemek, dünya sevgisinden temizlemektir.

 

Sırrın orucu : Hakk’tan gayrısını görmemektir.

 

Ruhun orucu : Âhiret Lezzet ve nimetlerine dahi tama etmemektir.

Yâ Rabbi ! Hz.Resuli Ekrem Efendimizin hakkı için, hânedân-ı Ehl-i Beyt’i hürmeti için; bize bütün ibadetlerin sırrını tattırdığın gibi oruç ibadetinin de zevkini tattır. Kur’an ahlâklı yap. Bizi Muhammedi getirdiğin gibi Muhammedi götür…

 

Yazarın Diğer Yazıları

ari-magazin.Com