http://ari-magazin.com/resimler/banner/tuerkiyemfm.jpg

Almanca
  • Font size:
  • Decrease
  • Reset
  • Increase

Zengin Arap ülkeleri Suriyeli mültecilere neden kucak açmıyor?

sevgili okurlarım,
4 milyondan fazla Suriye'li iç savaştan ve korkunç IŞİD terör baskısından dolayı ülkelerini terketmeye zorlanmakta. Binlerce mülteci tehlikeli ve meşakkatli yolları göze alarak, Balkanlar ve Ortaavrupa veya Ege denizi üzerinden Avusturya, Almanya veya İsveç gibi Avrupa ülkelerinin kapılarına geldiler. Üç bin kişinin üzerinde mülteci yollarda canını kaybetti. Türkiye 2 milyona yakın mülteciye kapılarını açtı. Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Kuveyt, Katar, Bahreyn ve Oman; petrolün zenginleştirdiği müslüman ülkeler. Sınırsız para stoklarına sahipler. Bu ülkeler mülteci krizini, ekonomik problemlerden kendini kurtaramıyan Avrupa ülkelerinden daha çabuk çözebilirler. İsteseler...Bazan soruyorum kendime: Yaşadığımız dünya nasıl bir dünya? Ve bu zengin monarşilerin nasıl bir dokunulmazlığı var ki, "mültecilere neden kucak açmıyorsunuz" diye sorulamıyor. Parayı nereye harcıyacaklarını bilemeyen, sırf egolarını tatmin için megaloman objeler inşa ettiren bu zenginler neden mültecilere karşı kayıtsız kalıyor?
Yugoslavya ve Arnavutluk iç savaşlarında insan hakları için haykıran, angaje olan aktivistler nerede? Protestocular "Bu kadar sefalet yeter ! Suudi Arabistan aç artık kapılarını mültecilere ! " yazılı sloganlarla niçin dev demolar düzenlemiyorlar? Galiba bu beklentimiz hiç gerçekleşmiyecek. Çünkü bu konu tabu...

Medya organları Dubay'daki lüks hayattan, pahalı arabalardan, ihtişamdan her gün yazarlar da kimsenin aklına şu soruyu sormak gelmez mi? " Bir dakika, siz neden yardım etmiyorsunuz? Neden? Cevabı çok basit. Çünkü kapıları açmaya mecbur değilsiniz ve bu yüzden de sizi kimse eleştirmiyor. Çünkü Vize kurallarınız meydanda. Daha fazla bu konu üzerinde tartışmaya gerek yok. Basra Körfezinin zengin ülkeleri; Suriyeli mültecilerle ilgili politikanızı acilen değiştirmenizin zamanı geldi. Bu etik ve insanlık açısından sorumluluk gerektiren bir görevdir.

 

Selam 2014 !!!

Her yeniyila girerken aynı şeyleri yaşıyoruz. 2013'u bırakıp 2014 yılına girerken de... Dünyanın birçok yerinde gürültülü maytapların, havai fişeklerin festivaline eşlik eden kutlama mesajları ve ifrata kaçan alkol tüketimi, sabahlara kadar süren eğlenceler ... Yeniyil eğlenceleri ve fişekler için sadece Almanlar 100 milyon Euro'yu gözden çıkarıyorlarmış resmi istatistiklere göre. Bir tanıdık telefonda:"Yılbaşı için 30 Euro'luk fişek satınaldım." deyince, ben de "Yazık, o parayı Afrika'daki açlar için ya da fakirlere harcasaydın" dedim. Aldığım cevap: " Yahu yeniyil bu. Kutlamak lazım. Afrika'daki insanları ben mi aç bıraktım?"... Yorumu sizlere bırakıyorum.

Yeniyil'in ilk günü caddelerin manzaralarını belediye işçilerine sormak lazım. Fişek, maytap kalıntılarıyla çöplüğe dönmüş, ateş yakıldığı için kararmış kaldırımlar...Yılbaşı gecesi fısek, maytap patlamalarının gürültüsünden zavallı ev hayvanlarının, bebeklerin, yatalak hastaların, hamilelerin  nasıl korktuğu, ürktüğü, rahatsız oldukları da işin cabası... Yeniyil'a girişin cazibesi çoğu insanı sarhoş etmiştir çünkü.

Birbirimize, tanıdıklarımıza, dostlarımıza en güzel yeniyil temenni mesajlarını cep telefonlarımızdan yolluyoruz. Mesajlarimizin icerigi harika: "Yeniyilda mutluluklar, huzurlu bir dünya" Ama temennilerimizi hayata uygulayamıyoruz. Dünyamız yeniyili; harama kaçan müsrifliklerle, çevremizi kirleten eğlencelerle selamlıyan milyonlarca insanla dolu. Bana kalırsa Yeniyil ölçülü olarak ta kutlanabilir ve takvim yılının değiştiği sihirli vakit "0.00" şampanya bardakları tokuşturarak kutlanacağı yerde dualarla da karşılanabilir. Herşeye rağmen, selam yeniyil 2014 ! "Herşey güzel olacak" temennilerimle...

ari-magazin.Com